3....2...1 Kestiiiiik. Olmamış Filmler Serisi-1: Şellale


Yapım:2001, Türkiye
Senaryo/Yönetmen: Semir Aslanyürek
Oyuncular: Tuncel Kurtiz, Hülya Koçyiğit, Aykut Oray, Ali Sürmeli, Nurgül Yeşilçay, Fikret Kuşkan, Ezel Akay, Enis Aslanyürek
Sanat yönetmeni; Levent Uysal
Görüntü yönetmeni: Hayk Kirakosyan

     Burada genelde benim için başarılı, ucundan kıyısından bir şekilde gerçek hayatla bağını kurabildiğim işler yazmak üzere yola çıktım. Buyrun hemen sol tarafta "Burada Neler Oluyor ?" sualine dair açıklama şahidimdir.(Mobilden bağlananlar göremeyebilir. Bırakın o telefonları elinizden canım, böyle kültür sanat işleriyle uğraşırken hafif bir loş ışık yapın, rayihalı bir tütsü yakın, belki aromalı bir kahve ve fonda asıl akıştan kopmanıza sebep olmayacak hafif bir müzik. Kendinize ayırdığınız zamanın hakkını verin.) Bazen iyi bir film keşfedebilmek için onlarca, belki yüzlerce kötü film izlersiniz. Niyetim o olmamış filmlerle sizi meşgul etmeden, iyilere dair bir iki kelam etmekti elbet. Ama ziyan edilmiş bu kadar sağlam bir potansiyel karşısında bir istisna yapacağım.
Caution!!! Bol miktarda spoiler'lı bir anlatım içerir..

Kolay kolay bir arada izleyemeyeceğiniz yıldızlar geçidi oyuncu kadrosuna, filmin yönetmenine bakınca bile insanı büyük beklentiye sokan bir yapım.Üstüne üstlük görüntü yönetmeni Hayk Kirakosyan'ın muşteşem tekniği ile heyecanlanmamak elde değil

Film 1950'lerin sonlarında Hatay, Harbiyede geçiyor ve "Rüyalar akan suya anlatılır, ancak yorumu Yusuf peygambere mahsustur" diyerek
muhteşem bir rüya sahnesiyle başlıyor. Hatay'ın mistik dokusu ve rüyalar üzerinden ilerleyecek yarı mistik bir sanat filmi gümbür gümbür geliyor beklentisiyle giriyorsunuz filme. Çok şey söylemek isteyen ancak hiçbir şey söyleyemeyen, aşırı kopuk kopuk bir film. Havada kalan bir sürü anlamsız obsesyon sahnesi, Herkes tipik Hatay şivesi ile konuşurken, bir tek filmin ana oyuncularının aşırı sırıtan, hatta olmayan şiveleri. Bir yanda,araya "Allah vekil*" sıkıştırarak Hataylı olmaya çalışan Tuncel Kurtiz, diğer yanda haber spikerlerini aratmayacak kadar düzgün Türkçesi ve ses tonu ile adeta "alın beni buradan" diye yalvaran Hülya Koçyiğit, Hatay'lı olacağım derken daha çok Maraşlı olan Ali Sürmeli...

Kopuk kopuk o kadar çok şeyle dolu ki film; açılış sahnesinde kızımızın piyanoyla çaldığı eseri, filmin ortalarında bir yerde ney ile çalan Tuncel Kurtiz'in filme sinematografiden daha çok anlamsızlık katması gibi bir çok sahne var. Mistik mi, politik hiciv mi, toplumsal bir meseleye mi dokunuyor, komedi mi, sanat filmi mi belli değil. Belki hepsinden kötü birer parça ile yapılmış bir kolajdır. Ege Aydan'ın sürekli delirip delirip Nurgül Yeşilçay'ı kovalaması, Seyyar satıcı Haydar'ın sürekli abartılı yeminler etmesi, Ali Sürmel'nin sürekli ona kahve ısmarlamaya davet edip içine tükürmesi hikayeye bir şey katmayan, filmin hiçbir yeriyle, hikayeyle hiçbir şekilde bağdaşmayan, izleyicide "eee yani?" tadı bırakan, havada kalan bir sürü şey.


Bir tarafta biri demokrat partili, biri halk partili iki kardeş birbirine giriyor, Tuncel Kurtiz'in komünizm çıkışları ile tam film bir zemine oturuyor, politik bir hiciv derken, küçük Şehra ile Cemal'in hikayesine dönüyor, rüyalar, tanrı tasavvurları ile mistik bir hikayeye dönüşüyor. Sonra Hülya Koçyiğit'in anneliği ile dramatize ettiği bir yokluk hikayesi, ardından sürekli araya giren okulda dağıtılan ABD ordusundan gelen süt tozu ile tekrar politik bir filme dönüşüyor, sonra tekrar Cemal ve Şehra üzerinden antik medeniyetlere dair işaretlerle mistik bir hikaye oluveriyor. Birden ortalık karışıyor. Bir de arada, ancak Emir Kusturica filmlerinde görebileceğimiz türden, bütün köyün birbiriyle kavgaya tutuştuğu, curcuna sahneleriyle olay komedi filmine dönüşüyor, durup durup karısını kovalayan bir adam, sürekli hiç alakası yokken ortaya atlayıp kendini parçalarcasına yemin eden bir Haydar... Sürekli beyninize hızla hücum eden alakasız bir sürü sahne... Sucuklu pizzanızı sütlaça batırıp yemek gibi, waffleınıza ketçap sıkmak gibi bir şey.

Bu kadar iyi oyuncuların bu kadar kötü oyunculuk sergileyebilmesi gerçekten büyük hayal kırıklığı. Onlar yetmezmiş gibi bir de Hamdi Alkan'ı çağırıp, gel abi bir de sen en kötü oyunculuğunu göster demişler sanki. Adamın titrek bir sarhoş rolü var, Gazman skeçlerinde bile kabul edilemez.



Valla olan görüntü yönetmeni Hayk Kirakosyan'ın emekleriyle, bu castı bir araya getiren arkadaşın emeklerine olmuş. Ha bir de küçük Cemal'i oynayan Enis Aslanyürek'in oyunculuğuna. Bu kadar yıldızın arasında bence sırıtmayan bir tek onun oyunculuğuydu.


*Allah Vekil: Hatay yçresinde, şivesinde bolca kullanılan bir ünlem. İnsanlar özellikle kesinlikle yapacakları bir işi belirtirken, kesinlik belirten durumlarda ya da söyledikleri şeye ikna edici bir anlam katmak için cümlenin başında kullanır. Örnek; Allah vekil, ben de bu sigarayı bırakmazsan ne olayım...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder