TOPYEKÜN CİNNET: UCUBE ŞOVLARI

Türkçeye ucube şovları olarak çevirebileceğimiz Freak Show kavramsal olarak 16yy. da ortaya çıkmış bir gösteri türü. Bu türde; çeşitli anatomik bozuklukları ya da anormal hastalıkları olan insanlar, birer ilginçlik(!) unsuru olarak sirklerde sergilenirmiş. Genelde belirgin fiziksel etkileri olan, genetik ya da hormonal bozukluklardan müzdarip aşırı uzun boylu dev ya da cüce insanlar, sakallı kadınlar, albinolar insanlık tarihinin utanç kaynağı sayılabilecek insanat bahçelerinin en popüler türleri. Hatta bir kaçı epey meşhur. David Lynch'in Elephantman filmine konu olan John Merrick, dünyanın en uzun yaşayan insanlarından biri olarak kabul edilen 157 yıl yaşamış milli değerimiz Zaro Ağa, genetik olarak tamamen pigmelerden oluşan Kongolu Mbati kabilesinden Ota Benga hayat hikayelerini okumanızı tavsiye edebilecekerimden bazıları. Her yönüyle insani değerleri ayaklar altına alan, insanlık onurunu çiğneyen bu eğlence kültürü, zaman içerisinde yok olsa da, insanlar olarak başka insanların zaaf ve kusurları ile eğlenebilme potansiyelimizin keşfedilmesiyle bu durum eğlence sektöründen para kazanan simsarlara ilham olmuştur.

    Eğlence kültürü boyut değiştirip, televizyon denen kutu işin içine girince şekil itibarı ile bazı değişiklikler yaşansa da, anlayış aynı kaldı. Çünkü seyirci pozisyonunda duran insan hiç değişmedi. Tür olarak başkalarının zaaflarından, onları rencide eden eğlence anlayışından, kendi canını riske atmadan ölümüne bir kavgadaki zaferi tatma arzusundan, yani bir arenada gladyatörlerin birbirini öldürdükleri dövüşleri izlerken hissedilen ilkel ve hastalıklı zevk dürtüsü içimizde bir yerde aynen duruyor. 

  70lerin ortalarında Amerikan telvizyonculuğu insanın içindeki bu vahşi dürtünün gücünü kullanarak yeni bir program formatı devşirdi. Bu formatta, açık açık fiziksel kusurlu insanları sergilemek, bir ring dövüşü kurgulamak yerine yeni insanat bahçelerini, arenaları duygusal olarak, psikolojik olarak zaafları bulunan insanların etrafında kurguladı. Popüler olan bu format kısa süre içinde tüm dünyaya yayıldı. Televizyonculuk litaratürüne de aynı adla geçti üstelik; "Freak Show"

   Ülkemizde de bol miktarda bulunan ve toplam izlenme oranlarını domine eden ego savaşları üzerine kurulu evlilik, eş arama, gelin evi/damat evi, benim kıyafetim daha güzel, ıssız adada hayatta kal, evde en son sen kal gibi bir çok türü bulunan sözde yarışma programları, yaşadıkları travmalarla normal karakterlerinin dışında davranmaya başlayan insanlar  üzerinden kurulan kayıp bulma, evden kaçana ulaşma reality şovları Freak Showların en somut örnekleri olarak gösterilebilir. Başrolünde Okan Bayülgen'in oynadığı Alper Mestçi'ye ait 2009 yapımı "Kanal-i-zasyon" filmi tüm bu türleri somut olarak örneklendirerek hicveden başarılı bir film. İsminden de anlaşılacağı üzere freak show olarak tabir edilebilecek programlarıyla kanalizasyona dönüşmüş bir kanalın anlaşılmaz bir şekilde en çok izlenen kanala dönüşümünü anlatıyor. Kapanma eşiğinde olan kanala, kanalın temizlik işçisi İmdat Bayram'ın(Okan Bayülgen) yayın kordinatörü olarak atanmasıyla yayın politikası radikal olarak değişiyor ve normal şartlarda üstü kapalı yapay bir gerçeklikle örtülmeye çalışılan ucube şovları artık duvarları yıkarak kendini gizlemiyor ve açık açık ucubeliğini sergilemeye başlıyor. Bu programların toplum üzerindeki etkilerini denetlemekle yükümlü bürokrasi ve RTÜK'ün umursamazlığı da bu hicivden nasibini alıyor. Ayrıca film boyunca Türkiye televizyonlarının bu freak şovlarla ilk tanıştığı  dönemlerden bir çok ismi görmek mümkün; Medyum Memiş, Saadettin Teksoy, Cahit Kaşıkçılar, Gülgün Feyman, Ahmet Çakar, Vatan Şaşmaz, Zerrin Özer, Haydar Dümen, Uçan adam Sabri, Gülhan Şen, Televole sunucusu  Melih Gümüşbıçak gibi sıra dışı bir konuk oyuncu kadrosuna sahip.

 Filmin bir bölümünde Metin Uca'nın belirttiği gibi izleyici bu aptal kutusuna; "aptal sensin" deyip, bu programlara tepkisini koymadığı sürece kumanda kanalların elinde olmaya devam edecek. Ayrıca bu tip programlar normalde izleyci bulamadığı için yayından kalkması gerekirken, geçtiğimiz günlerde bürokrasi müdahalesi ile yayından kaldırılması söz konusu olan evlilik programlarının izleyicinin talebine dayanan gücü ile ekrana geri dönmesi durumun vehameti adına güzel bir örnek teşkil ediyor.

Peki çok sayıda izleyici neden önemli... Bir sonraki yazıda başka bir film üzerinden bunu konuşalım. Sırdaki film: Caner-Alper Özyurtlu kardeşlerden,  2009 yapımı EV.